Mega köyümüz Istanbul’un yagmura teslim oldugu bir cuma akşamı daha… Kabataş Deniz otobusu iskelesinin önünde sabırla beni Nisantası’na götürecek bir taksi bekliyorum.   Taksi Duraginda yazmaya basladigimdan beri her taksiye binmeden once “iyi bir sofor ciksin da yazacak orjinal bir seyler olsun. ” diye gecirdigim paranoya arap kizini bile camdan kaciracak sekilde yagan yagmurla birlikte yerini “kendini bir an once bir taksiye at ve hayatini kurtar” icgudusune birakiyor. Birkac metre ilerdeki Inonu Stadyumunda oynanan maci ve cuma aksami is donus trafigini de dusundugumde, bir taksi bulmak icin boyle siradan bir icgudunun yeterli olmadigini guzel bir sekilde islanaraktan anliyorum.   Sulu bir bekleyisin ardindan bos bir taksi gorunuyor ufukta… bu sefer on koltuktayim… Ama yazacak muhabbet olsun diye degil, sadece can halinin verdigi […]